• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

MAGNET 7. Butik Müzayede

Müzayedemizde komisyon oranımız %10'dur.

Müzayedemiz 06 Şubat 2022, Pazar günü saat 13.02'den itibaren canlı olarak yayınlanacaktır. Canlı müzayede dahilinde lotlar sırasıyla satışa çıkacak ve ekranda kalma süresi 20 saniye olacaktır. İlgili lota bu süre içinde pey verilmesi halinde ekranda kalma süresi 20 saniye daha uzayacaktır. 

Eserlere pey verebilmek için üyelik bilgilerinizi eksiksiz doldurmanız gerekmektedir. 

Müzayedemizde yer alan eserler müzayede süresi boyunca adresimizde teşhir edilmektedir. Alıcılar, tüm eserlerin ''haliyle'' satışa sunulduğunu, pey vereceği eseri öncesinde incelediğini taahhüt eder.

Ödeme süremiz müzayede bitiminden sonra 7 (yedi) iş günüdür. Açık arttırma sonrası "satış iptali, cayma hakkı veya alımdan vazgeçme" söz konusu değildir, aksi halde hukuki işlem başlatılır ve cezai şartlar uygulanır.

Magnet Istanbul satışa çıkarttığı eserlerin orijinalliğini garanti eder.

İlgilendiğiniz eserler ile ilgili +90 537 466 20 14 numaralı telefondan bilgi alabilir, Caferağa Mahallesi Hacı Şükrü Sokak 1/2 Kadıköy İstanbul adresimizde eserleri yakından inceleyebilirsiniz.

Lot: 306 » Kitap

Sagalassos: City of Water

Metinler: Marc Waelkens, Semra Mägele, Jeroen Poblome
Fotoğraflar: Ahmet Ertuğ
2013
İngilizce
34x47 cm
208 sayfa (99 renkli levha ve planlar)
Almanya’da basılıp İsviçre’de elle ciltlenmiştir
İpek kumaş ciltli; özel kutu içinde.


Türkiye’nin güneyinde, Antalya’nın yaklaşık olarak 150 km kuzeyindeki Ağlasun Dağı’nın eteklerinde, 2045 metre yükseklikte kurulu Sagalassos kenti eski Psidya bölgesinin bir parçasıydı ve konumu nedeniyle doğal koruma koşullarına sahipti. Yüksek rakımlı bu bölge doğal su kaynaklarının bolluğu dolayısıyla da ideal bir yerleşim merkeziydi. İlk yerleşimin MÖ 5. yüzyılda başladığı tahmin edilen kent tarihi kaynaklarda ilk olarak MÖ 333’te Sagalassosluları yenen Büyük İskender’in seferi kapsamında geçer. Kent, özellikle MS 2. yüzyılda İmparator Hadrian’ın kenti imparatorluğun dini merkezi olarak seçmesi dolayısıyla önceden görülmemiş bir gelişim dönemi yaşamıştır.

Modern çağda 1706’da Fransız bir gezgin tarafından keşfedilen Sagalassos’u 18. ve 19. yüzyıllarda bir dizi batılı kâşif ziyaret etmiştir. 1987’de başlayan keşif kazıları 1993’te Belçikalı arkeolog Marc Waelkens yönetiminde tam teşekkülü bir kazı çalışmasına dönüşmüştür. Yirmi yılın sonunda elde edilen bulgular, kentin sadece Psidya’nın değil, Küçük Asya’nın da en önemli yerleşim birimlerinden biri olduğunu ortaya koymuştur. Kentin muhteşem bir altyapısı bulunuyordu: bitmemiş ama devasa ölçülerde bir amfiteatr, bir stadyum, bir kütüphane, pagan tanrılar ve imparatorluğun inanacına adanmış tapınaklar, ticari ve tören amaçlı büyük kamusal alanlar ve meskenler... Kent heykeltıraşlar, mimarlar ve çanak çömlek yapımcıları gibi sanatçı bir topluluk için de çekim merkeziydi. Önemli bir mermer çıkarma bölgesi olan Dokimeion’un temsilcilerinin de aralarında bulunduğu heykeltıraşlar kentin öde gelen hayırseverlerinin, inanılan tanrıların ve imparatorluk ailesinin portrelerini ve birçok mezarın heykellerini yapıyor; mimarlar ve mimari heykeltıraşlar güzellik, ihtişam ve detayları açısından Efes gibi çok daha fazla bilinen kentlerdekilerle yarışacak yapılar inşa ediyor; çanak çömlek ustaları da civardaki kil yataklarından yararlanarak önemli bir ihracat kalemi olan seramik eşyalar imal ediyordu. Kazılar, kentin Geç Antik dönem ve sonrasındaki tarihine de ışık tutarak birçok depreme rağmen Sagalassos’un MS 11. yüzyıla kadar kullanıldığını ve Hıristiyan bir kente dönüştüğünü ortaya koymuştur.

Sagalassos: City of Water bir kısmı yeniden yapılan mimari başyapıtlara ve heykeltıraşlık mucizelerine odaklanıyor. Ahmet Ertuğ’un birbirinden güzel 99 levhasının yer aldığı kitap yerleşimin eski tarihi, mimarisi, heykeltıraşlık hazineleri ve çanak çömleklerinin yanı sıra modern çağda keşfi ve izleyen dönemdeki kazılara da yer veriyor. Alanının önde gelen bilimadamlarının kaleme aldığı metinler hem profesyonellere hem de meraklı okuyucuya hitap ediyor. Kentin nefes kesen panoramik görüntülerinden heykellerin en ince ayrıntılarına uzanan muhteşem fotoğraflar da Sagalassos’un Küçük Asya’nın en önemli biri olduğu savını destekliyor.

Detaylar
Lot: 307 » Kitap

Ephesos

Architecture, Monuments & Sculpture (Efes: Mimarlık, Anıtlar ve Heykel)
Metinler: Prof. Friedrich Krinzinger ile kazı ve bulgulardan sorumlu arkeologlar heyeti
Fotoğraflar: Ahmet Ertuğ
İngilizce
47.8x35 cm
240 sayfa (34 adet renkli panoramik levha, 109 adet renkli levha)
Baskısı ve cilt İsviçre’de gerçekleşmiştir.
Japonya’da özel olarak imal edilmiş bir cilt kumaşı ile elde kaplanmış; özel kutu içinde.


Ege bölgesinin olağanüstü yerleşimlerinden biri olan Efes antik kenti, muhteşem bir medeniyet seviyesinin beşiği olmuştur. Bölgedeki insan yerleşimlerinin geçmişi neolitik döneme (İÖ 6000) kadar uzanmakta. Kent uzun yıllara dayanan tarihi sürecinde birçok defa kurulmuş, yok edilmiş ve tekrar inşa edilmiştir. Efes 11. yüzyılda küçük bir köy boyutuna inmiş ve yerleşim 15. yüzyılda terk edilmiştir. 19. yüzyılda başlayan sistematik arkeolojik kazılar günümüzde hala sürüyor. Son zamanlarda Efes’te ortaya çıkan en önemli buluntular arasında Yamaç Evleri yer alıyor.

Ertuğ & Kocabıyık, Efes antik kenti ile ilgili bir sanat kitabı gerçekleştirmeye karar verdiğinde, bu sit alanında 1954 yılından beri kazı, restorasyon ve rekonstrüksiyonları yapan Avusturya Arkeoloji Enstitüsü uzmanları ile işbirliği yaptı.

Efes kazıları başkanı Prof. Friedrich Krinzinger’in genel editörlüğünü yaptığı kitabın bilimsel metinleri Efes’in arkeolojik kazıları ve araştırmalarından sorumlu olan uzmanlar tarafından yazıldı. Selçuk Efes Müzesi, İzmir Arkeoloji Müzesi ve Viyana’da bulunan Efes Müzesi’nde sergilenen arkeolojik eserler Ahmet Ertuğ tarafından fotoğraflandı.

Detaylar
Lot: 308 » Kitap

Gods of Nemrud

The Royal Sanctuary of Antiochos I & the Kingdom of Commagene
Metin: R.R.R.Smith
Fotoğraflar: Ahmet Ertuğ
34x47 cm ölçülerindeki yatay formatlı kitap 196 sayfa, 95 renkli levha ve 37 çizimden oluşuyor.
Gods of Nemrud Almanya’da basıldı; İsviçre’de özel cilt bezi ile kaplandı ve kutu içinde sunuluyor.


Kommagene Krallığı’nın MÖ 1. yüzyıl döneminden son derece zengin bir arkeolojik malzeme günümüze ulaşabilmiştir. I. Antiochos’un hüküm sürdüğü bu döneme ait bulgular antik dönemde din ve sanatla ilgili çalışmalar için son derece değerli veriler sağlar. Bu malzemelerin arasında anıtsal heykeller, büstler, rölyefler ve kral ile onun tanrıları hakkında çok miktarda yazıt yer alır. Anıtlar hem sayıca hayli fazladır hem de tarihlenip tanımlanmış olmaları itibarıyla büyük önem taşırlar.

Metinler ve imgeler eski bir kültürün tarihi ve köklerine inmek açısından bulunmaz bir fırsat sunar. Kommagene Kralı I. Antichos (MÖ 69–36 civarı) Suriye ile Doğu Anadolu’da Helenistik monarşinin sonlarına ve Roma hükümranlığının başlangıcına denk gelir. R.R.R. Smith’in yazdığı akademik metin Antiochos’un krallığının coğrafi ve siyasi tarihini aydınlatırken, yazıtlardan öğrenilebildiği kadarıyla tapınakları ve inançlarını da irdeliyor. Ahmet Ertuğ’un muhteşem fotoğrafları Nemrut Dağı ve Arsameia’nın en iyi korunmuş heykellerini tüm güzelliğiyle gözler önüne sererken, bu sıradışı anıtların özgün karakteri ve yarattığı etkiyi yeni bir bakışla ele alıyor.

Antiochos’un krallığı Fırat tarafında Zeugma’ya kadar uzanıyordu ve bu zengin Roma sınır kentinin izleyen dönem tarihi ve arkeolojisi de kitapta yer alıyor. 1990’lardaki kurtarma kazılarında Zeugma’daki evlerde ortaya çıkarılan inanılmaz güzellikteki büyük mozaikler, mitoloji, alegori, fantastik deniz öykülerinin tasvirleriyle Helenistik yer mozaikleri geleneğini sürdürüyor ve geç Helenistik dönem ile geç Antik dönem arasında MS 2. yüzyılın mozaik resimlerindeki eksik halkayı tamamlıyor. Son derece kaliteli bir baskıya sahip kitapta yer alan fotoğraflar okuyucuyu Doğu ile Batı arasında bir köprünün üstüne kurulmuş antik bir dünyanın pek de bilinmedik ve muhteşem bir yüzüyle tanıştıracak.

Kitaptaki fotoğraflar özel mürekkeplerle basılmış ve tüm renk ayrımı ve kontrol baskılar Ahmet Ertuğ’un dijital karanlık odasında gerçekleştirilmiş.

Detaylar
Lot: 309 » Kitap

Panoramic Landscapes of Cappadocia

Kapadokya’dan Panoramik Görüntüler
Metin: Catherine Jolivet-Lévy
Fotoğraflar: Ahmet Ertuğ
İngilizce
48x36,5 cm
292 sayfa (30’u panoramik 62 renkli levha, 18 çizim)


Ertuğ & Kocabıyık tarafından yayımlanan Kapadokya ile ilgili bu kitap okuyucuyu bölgenin olağanüstü topoğrafyasında Ahmet Ertuğ’un panoramik fotoğrafları ile bugüne kadar hiç yapılmamış bir gezintiye çıkarıyor.

Geçmiş dönemlerde adını geniş bir bölgeye vermiş olan Kapadokya, günümüzde ise volkanik oluşumla meydana gelmiş bu çok özel yörenin adı. İnsan eli ile oyulmuş olan kayalar ve bu olağanüstü doğal oluşum, sınırları sonsuzluğu zorlayan anıtsal bir topoğrafya oluşturuyor. Sayısız medeniyet bu bölgede izlerini bırakmış; her biri kayaları oyarak evler, mezarlar ve mabetler yaratmış; bu doğa harikasını bozmadan onunla uyum içinde dünyada benzeri olmayan bir peyzaj oluşturarak, bizlere bu yöreyi bir kültür mirası olarak bırakmıştır.

Kapadokya, ilk defa bu kapsamda bir kitap ve panoramik fotoğraflarla tanıtılıyor. Kitabın metinlerini yazan Catherine Jolivet-Lévy yörenin arkeolojisi ve ortaçağ sanatı ile ilgili en saygın araştırmacılardan biri.

Kitapta katlanarak yer alan panoramik fotoğraflar açıldığı zaman 36x156 cm boyutuna ulaşıyor. Bu resimler, okuyucuya tek parça halinde ulaşaabilmesi için resmin üzerine dikiş yapılmadan, elle kitabın sırtına yapıştırılmış.

Detaylar
Lot: 310 » Kitap

Temples of Knowledge

Historical Libraries of the Western World (Bilgelik Mabetleri: Batı Dünyasının Kütüphaneleri)
Metinler: Friedrich Krinzinger ve Thierry Grillet
Fotoğraflar: Ahmet Ertuğ
İngilizce
42,5x34,5 cm
216 sayfa (100 renkli levha)
Kumaş kaplı; özel kutu içinde.


Bu kitap, fotoğraf sanatçısı Ahmet Ertuğ’un gözünden ve yapıta konu kurumlarda çalışanların kaleminden Avrupa’nın belli başlı kütüphanelerinin dünyasına görsel bir yolculuk vaat ediyor. Kitapta, aralarında Barok dönem manastırları, krallıklara bağlı kurumlar ve 19. yüzyıla ait halk yapılarının da bulunduğu, otuz benzersiz ve ihtişamlı kütüphane yer alıyor. Metinde, kütüphanelerin antik dönemden başlayıp 19. yüzyıla uzanan süreçte gelişimi ele alınıyor. Kütüphanelerin, çağlar boyunca, barış ve huzurun mabetleri, insanların okuma, araştırma ya da yalnızca düşüncelere dalıp zihin dinginliğine ulaşma amacıyla yöneldikleri birer sığınak olarak işlevinden de söz ediliyor. Manastırlara bağlı kütüphanelerin çoğu, dönemlerinin dini görüşlerini ifade eden zengin ve dekoratif süslemelerle (heykel, alçı işleri, freskler) bezeli. Kitapta bu ikonografik öğeler de çizimlerle gösterilip irdelenerek esere tarihsel bir perspektif de kazandırılmış. Batı dünyasının kütüphanelerini tüm görkemiyle yansıtan Bilgelik Mabetleri: Batı Dünyasının Kütüphaneleri, uzmanlar tarafından kaleme alınmış yazılarla bu mekânların tarihçelerine de yer veriyor.

Büyük formatlı makineyle çekilen görüntüler Ahmet Ertuğ’un bakışını yansıtırken okuyucuyu da bu eski kütüphanelerin içinde bir yolculuğa davet ediyor. Kitapta kütüphanelerin tarihsel gelişimini anlatan metin Friedrich Krinsinger’e, tematik sunuş metni de Thierry Grillet’ye ait.

Detaylar
Lot: 311 » Kitap

Palaces of Music

Opera Houses of Europe (MÜZİK SARAYLARI-Avrupa’nın Operaları)
Metinler: Michael Forsyth
Fotoğraflar: Ahmet Ertuğ
42.5x34.5 cm, 97, [4] renkli levha,
256s. Kumaş kaplı, özel kutu içinde


Avrupa’nın 26 önemli opera binasının Ahmet Ertuğ tarafından çekilmiş muhteşem fotoğraflarını içeren kitap, klasik, barok ve rokoko mimari üslubunda yapılmış ve günümüze tüm ihtişamıyla gelebilmiş tiyatro binaları ile başlıyor. Burada, sonraki dönem tiyatrolarına model olacak olan, mimar Palladio’nun İtalya Vicenza’da yaptığı olağanüstü Teatro Olimpico’dan, Stokholm’daki Drottningholm Sarayı Tiyatrosu, Almanya’nın Bayreuth kentinde bulunan Margrave operası ve Napoli’deki San Carlo’ya uzanan yapıtlar yer alıyor.

On dokuzuncu yüzyıla ait büyük opera yapıları arasında Paris Operası (Palais Garnier), Venedik’teki yeniden yapılmış olan La Fenice Tiyatrosu ve Prag Devlet Opera binaları yer alıyor. Son olarak kitap dünyanın önde gelen mimarları tarafından yapılan, Valencia, Lyon ve Oslo’daki yeni mimari başyapıtlara odaklanıyor.

Ahmet Ertuğ’un muhteşem fotoğraflarına eşlik eden metinlerinde Michael Forsyth, kitapta yer alan her opera binasının mimari özelliklerinin yanı sıra, toplumsal yaşam ve müzik tarihi içindeki yerlerine değiniyor.

Forsyth, kitabın sunuş bölümünde operanın yükselişini, operaların mimari gelişimini anlatıyor ve değişik ülkelerin ya da dönemlerin değişen ihtiyaçlarına göre opera binalarının akustik düzenlerindeki değişimleri ortaya koyuyor.

Fotoğrafa başlamadan önce Londra’da mimarlık eğitimi alan Ahmet Ertuğ’un yapıtları derin ve meditatif bir enerjiyi ortaya çıkarırken izleyeni konularının entelektüel yanının içine çekiyor. Paris, New York, Londra ve Viyana’da büyük sergiler açan sanatçının Aya Sofya Müzesi’nde ve Viyana’da Ephesos Müzesi’nde de daimi sergileri bulunuyor.

Kitabın metinlerini yazan mimar ve tarihçi Michael Forsyth, aynı zamanda ödüllü ve birçok dile çevrilmiş olan Buildings for Music: the Architect, the Musician and the Listener from the seventeenth century to the present day (Müzik için yapılmış binalar: on yedinci yüzyıldan günümüze mimar, müzisyen ve dinleyici) adlı kitabın da yazarı.

Detaylar
Lot: 312 » Kitap

Atatürk

Atatürk
Metinler: Bernard Lewis, Halil İnalcık
Türkçe
32x42cm
159 sayfa (72 levha)


Atatürk, Anadolu coğrafyasında kültürel ve tarihsel değerler üzerinde, Türkiye toplumunu bir değişim, yenileşme, gelişim sürecine taşıyan büyük bir düşünür ve eşsiz bir yeniden yapılanmanın mimarıdır. Çöken Osmanlı Devleti’nin yerine, Türkiye insanının katılımını ve bireysel insiyatifini harekete geçirerek, demokratikleşme sürecinde yepyeni bir siyasal-sosyal yapılanmayı, yeni bir yaşam biçimini hayata geçirmeyi amaçlamıştır. Bu açıdan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleri, yeniden yapılanma ve değişim atılımlarına bakıldığında Atatürk’ün dehası çarpıcılık kazanıyor.

Bu kitabı oluşturan metinler, Türk tarih araştırmalarına damgasını vurmuş yaşıt iki ünlü bilim adamının kaleminden çıkıyor; 1998 yılında verilen “Atatürk Uluslarararası Barış Ödülü”nün sahibi Prof. Bernard Lewis ve Prof. Halil İnalcık. Kitabın ana eksenini Cumhuriyet Türkiye’sinin, hangi evrelerden geçerek, ne tür bir düşünsel birikimin üzerine kurgulandığı oluşturuyor. Köklü değişimlerin zor koşulları, “inkılâp”ların çağdaş uygarlık yolunda kırılma noktası oluşturduğu, Türkiye’nin yeni bir Cumhuriyet projesi ile Batı’ya yönelişi her iki yazarın da değişik açılımlardan vurguladıkları hususlar.

Kitabın görsel kısmını Atatürk’ün özel fotoğrafçısı Etem Tem’in çektiği görüntüler oluşturuyor. Bu fotoğraflar,

Atatürk’ün Türk milletine yansıtmak istediği çağdaşlığı yaşama geçirmek için vermek istediği mesajların en anlamlı göstergeleri ve onunla gurur duymamızı, ona sahip çıkmamız gerektiğini hatırlatıyor bize.

Türkiye insanına sunulan bu yapıt, Atatürk düşüncesini toplumumuza benimsetmek ve gerçek demokrasi kültürünü yakalayabilme heyecanıyla hazırlandı.

Detaylar
Lot: 320 » Kitap

İmparatorluğun Meşalesi / The Torch of the Empire 18. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun Genel Görünümü ve Ignatius Mouradgea d'Ohsson

Sture Theolin, Carter Vaughn Findley, Günsel Renda, Türkçe ve İngilizce, Yapı Kredi Yayınları, Kasım 2002


İmparatorluğun Meşalesi, gerçekten önemli bir kişilik olan Ignatius Mouradgea d'Ohsson'un yaşamı ve eseri aracılığıyla onsekizinci yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu'nu tanıtan bir çalışmadır.

D'Ohsson, Osmanlı İmparatorluğu'nun toplumsal tarihini en iyi tanımlayan eser olan Tableau Général de l'Empire Othoman'ı Devrim dönemi Paris'inde, 1789'da yayımladı. D'Ohsson'un kitabı İstanbul'da I. Abdülhamid ve III. Selim için çalışan en iyi ressamların da yardımıyla en pahalı şekilde resimlendirilmişti. Ardından Devrim öncesi Fransa'sının en ünlü sanatçıları tarafından Paris'te gravürleri hazırlandı. Bu kitapta yeniden basılan bazı resimler hâlâ benzersizdir. Bu gravürler yoluyla mahrem bir gerçekliğin perdesi aralanarak uzun süre önce kaybolmuş bir dünyaya yaklaşmaktayız.

Ignatius Mouradgea d'Ohsson İstanbul'daki İsveç elçiliğinde 1760'lı yıllarda dragoman yani tercümandı. D'Ohsson Fransız-Ermeni asıllı bir Osmanlı vatandaşı olduğu halde İsveç Kralı III. Gustaf ona İsveç soyluluk unvanı vermiş ve Babıâli'deki büyükelçilik görevini emanet etmiştir.

Mouradgea d'Ohsson yalnızca Osmanlı toplumunun farklı sınıfları arasında değil, uygarlıklar arasında da sıradışı bir yolculuk yapmıştır. Değerli araştırmacıların katkılarıyla bu kitap bizlere yüzyıllar ötesinden d'Ohsson'la ve Osmanlı İmparatorluğu ve döneminin Avrupa diplomasisi hakkındaki görüşleriyle tanışmamızda rehberlik ediyor.

D'Ohsson'un tutkusu İmparatorluğun toplumsal ve siyasal sisteminin yanı sıra halklarının özellikle Müslümanların bir tablosunu çizmek, ansiklopedik olarak betimlemekti. Tableau'nun "aydınlanmış" yöntemine göre Müslüman kadınların sunumu herhangi bir erotizmden ya da romantik oryantalizmden uzaktır. D'Ohsson sergilediği kapsamlı amacı ve yöntemiyle klasik Arap kaynaklarıyla ilişkisini de gösterir.

D'Ohsson "Osmanlı İmparatorluğu'nun meşalesiyim" diyerek İmparatorluğu Batı'ya karşı savunmayı ne kadar istediğini anlatır. D'Ohsson Tableau Général ile hem Avrupa'nın Doğu hakkındaki yaygın önyargılarını azaltmayı hem de Batı bilgisini Doğu'ya taşımayı umuyordu. III. Selim İstanbul'da etkin bir İsveç diplomatı olan d'Ohsson'u Osmanlı idaresiyle ilgili reform önerilerinde bulunmak üzere davet etmiştir ve d'Ohsson'un askeri modernizasyon hakkındaki görüşleri Osmanlı Arşivlerinde bulunmaktadır.

Devrim ve Napoleon savaşları dönemindeki çalkantılı yıllarda diplomatik mücadelelerin gerçekleştiği yerler İstanbul, St. Petersburg, Viyana ve Paris idi. Entrikalarla, kara çalmalarla ve zorbalıkla ilkesiz ve ahlaksız diplomasinin tüm silahları kullanıldı. D'Ohsson üç farklı toplumun, İsveç, Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu'nun politikalarında, onları ortak düşmanları olan Rusya'ya karşı birleştirmeyi amaçlayan önemli müdahalelerde bulunmaya çalışmıştır. Bu bağlamda d'Ohsson ve onun Tableau Général'i Versailles'daki Osmanlı yanlısı grupların politikalarıyla ve İsveç'in III. Gustaf'ının aydınlanmış bir otokrasi rüyasıyla son derece uyumludur. Ancak Avrupa güç politikalarının gerçekleri zamanla ilişkisinin kesilmesine yol açmıştır. Mouradgea'nın ittifaklar oluşturma yönündeki diplomatik çalışmaları bu kitapta Stockholm'e gönderdiği siyasal raporlarının yardımıyla ortaya konurken, bir yanda da Mouradgea'nın maalesef 1799'da "persona non grata" ilan edilerek Babıâli'den ihraç edilen muhtemelen ilk yabancı diplomat olduğunu öğreniyoruz.

Meşalecimiz Ignatius Mouradgea d'Ohsson ile bu kitap bize onsekizinci yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu'nun yaşamına ve örf ve âdetlerine çok yakından bakmamızı sağlayacaktır.

Detaylar
Lot: 329 » Kitap

Cumhuriyetin Başkenti (3 Cilt)

Atilla Cangır, Uğurlu Tunalı, Ankara Üniversitesi Yayınları, 1422 Sayfa, Özel Kutusunda


Cumhuriyet Ankara’sını (1890-1945) değişik yönleriyle tanımamıza, Başkentin kuruluş ve gelişmesini izlemeye olanak sağlıyor. Albümde Ankara’nın tarihi yapıları, eski semtleri, çarşıları, pazarları, eğlence ve mesire yerleri ile gündelik hayatına dair kartpostallar yer alıyor.

Kentsel dönüşümün ve değişimin hızı günümüzde geçmişe ailt tanıklıkların eksiksiz bir biçimde gelecek kuşaklara aktarılmasını gerekli kılıyor. Bu anlamda albüm, geçmişin Ankarası’nı yeni kuşaklara tanıtma olanağı sağlıyor. Ayrıca, koleksiyonerler ve araştırmacılar için de önemli bir kaynak işlevi görüyor.
Üç ciltlik albümün kurgusu fotoğrafçı ve editör odaklı bir seçimle yapılmış. Albümü hazırlayan Atila Cangır bu kurgunun, öncelikle çağına tanıklık eden ustalara ve onların işlerini yayınlayanlara duyduğu saygıdan, ikinci olarak albümün koleksiyonerlere ve araştırmacılara kaynak oluşturması düşüncesinden kaynaklandığını söylüyor. Bu nedenle albümün ilk ve ikinci cildinde fotoğrafçıları veya editörleri bilinen kartpostallar, isimleriyle bölümlendirilmiş. Bunun yanında ikinci cildin son serisinde fotoğrafçısı ve editörü bilinmeyen ancak üzerlerinde koleksiyonerlerin anlayabileceği işaretler ve yazılar taşıyan fotoğraflar bölümlendirilmiş. Son ciltte ise yayımcısı ve fotoğrafçısı bilinmeyen, ya da hiçbir özgün ayrım taşımayan fotoğraflar semtlere göre bölümlendirilerek sunulmuş.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 9
sonraki