Zeki Faik İzer (1905-1988)

Soyut Kompozisyon, İmzalı, Mukavva üzerine yağlıboya, 46 x 38 cm

Zeki Faik, Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Hikmet Onat ve İbrahim Çallı atölyelerinde eğitim görmüştür. 1928-1932 yılları arasında Paris’te, André Lhôte’unve Othon Friesz’in atölyelerinde çalışmalarını sürdürmüş; ayrıca fresk, seramik ve duvar resmi sahalarında da eğitim almıştır. Paris dönüşü, İstanbul’da d Grubu’nu kuran çekirdek topluluğun içinde oluşuyla dikkat çeken Zeki Faik, 1937’de Güzel Sanatlar Akademisi’ne atanmış ve Fotoğraf Atölyesi’nde çalışmaya başlamıştır. Bu dönemde, İzer’in pek çok Türk ressamı gibi, öğrencilik döneminde tanıdığı İzlenimci etkilerle Paris’te öğrendiği Geç Kübist öğretiyi bağdaştırmaya çalıştığı görülür. 1940’lardan itibaren, bu arayışlar yerini soyut dışavurumcu sanatın tesirlerine bırakacaktır. 1948’de Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü olarak atanan İzer, bu görevi 1952’ye dek yürütmüştür. Yurtdışıyla bağlantısını devam ettirmeye çalışan İzer’in, Avrupa’daki sanatsal gelişmeleri izlediği ve onları kendi sanatıyla birlikte yorumlamaya çalıştığı, özellikle 1950’lerden itibaren meydana getirdiği resimlerde daha açık bir biçimde görülür. Bu dönem resimlerinde kaligrafik imgelerden hareketle soyut çalışmalar yapan sanatçı, 1960’larda müzikle bağlantılı resimler yapmıştır. 1968’de Güzel Sanatlar Akademisi’nden emekli olan İzer, 1970’te Fransa’ya gitmiş, on dört yıl süren bu konukluğu onun sanatındaki son evreyi biçimlendiren başlıca etken olmuştur. Sanatçı bu döneminde ilkel toplumların sanatına ilgi duymuş, ilk kolaj denemelerine başlamış; 1980’lerde de Orta Asya ve Selçuklu halılarından etkilendiği duvar halıları yapmıştır. Zeki Faik İzer, Türkiye’de soyut sanatın gelişmesinde önemli katkısı olan sanatçılardandır.